24 Aralık 2011 Cumartesi

Parazit Yabancı Otlar ve Mücadelesi

Yrd. Doç. Dr. Yasin Emre KİTİŞ
Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü

Bitkiler âleminin en akıllı türleri diyebiliriz onlar için. Çünkü onlar yaşamak için konukçularının ürettiği besin maddelerini ve topraktan aldığı su ve mineralleri, zahmetsizce üzerinde yaşadıkları bitkilerden hazır olarak alırlar. Değişen çevre şartları onları pek etkilemez, konukçuları yaşadığı sürece keyifleri yerindedir. Konukçuları üzerinde parazit olarak yaşayan bu bitki türleri, zamanla konukçularını zayıf düşürür, gelişmelerini sınırlar, verimliliklerini azaltır, hatta bazıları kültür bitkilerini hastalandıran virüslere vektörlük (taşıyıcılık) yapar ve böylece kültür bitkilerinde çok önemli verim ve kalite kayıplarına sebep olurlar. Parazit yabancı otlar tam ve yarı parazit olmak üzere ikiye ayrılır. Yarı parazit yabancı otlara en bilinen örnek; “ökse otudur” (Viscum album L.). Ökse otunda olduğu gibi yarı parazit türler, üzerinde bulunduğu konukçu bitkiden su ve mineral maddeleri alır. Sahip oldukları yeşil yapraklar sayesinde fotosentez yapma, yani kendi besinini kendi üretme kabiliyetine sahiptirler. Tam parazit yabancı otlar ise üzerinde bulundukları konukçu bitkiden hem su ve mineral maddeleri, hem de konukçu bitkinin fotosentez yoluyla sentezlediği besin maddelerini (karbonhidrat) sömürür. Çünkü tam parazit yabancı otlarda yapraklar körelmiş durumdadır ve klorofil içermez, yani fotosentez yapamazlar. Ülkemizde tarım alanlarında sorun olan parazit yabancı otlar üç cins altında toplanmıştır. Bunlar önem sırasına göre; canavar otu türleri (Orobanche spp.), küsküt türleri (Cuscuta spp.) ve ökse otudur (V. album).

Canavar Otları (Orobanche spp.)
Orobanche cinsi, tümü tam parazit olan 100’ün üzerinde tür içerir, fakat bunlardan çok azı ekonomik olarak önemlidir. Büyük bölümü yabani bitki türleri üzerinde parazittir. Canavar otu türleri tohumla çoğalır ve tohumlarının çimlenebilmesi için konukçusunun köklerinden stimülatör (teşvik edici) adını verdiğimiz kimyasal maddelerin salgılanması gerekir. Aksi takdirde tohumları çimlenmez ve uzun süre dormant halde kalır. Tohumlar çimlendikten sonra emeç adı verilen yapılar yardımıyla konukçu bitkinin köklerine yapışır ve epidermisi delerek içeri girer. Canavar otu tohumları son derece küçüktür (0.2 x 0.3 mm). Bu nedenle köke yapışabilmesi için ya kökle temas halinde ya da 2-3 mm yakınında olmalıdır. Konukçu bitkinin köklerinden giriş yapan canavar otu, iletim demetlerinden su, mineral madde ve asimilasyon ürünlerini sömürmeye başlar. Konukçu bitki içerisinde giderek büyür, gelişir ve kendi yapı ve organlarını oluşturur. En sonunda bir sap yardımıyla toprak yüzeyine çıkar ve çiçeklerini, hemen arkasından tohumlarını oluşturur. Bu dönemde, yapacağı zararın yaklaşık %80’ini yapmıştır. Dikkat edileceği üzere canavar otu türlerinin bilinen anlamda kökleri yoktur. Toprak yüzeyine çıkan gövde adını verebileceğimiz yapılar tür özelliğine bağlı olarak gruplar halinde ya da tek tek çıkar. Tohumlar kapsül adını verdiğimiz yapılar içerisinde oluşur ve tek bir bitki 100 binin üzerinde tohum oluşturabilir. Tohum kabuğu oldukça kalın olup, olumsuz çevre şartlarına oldukça dayanıklıdır. Bu sayede, özellikle ekonomik önemli türlerin tohumları toprakta 10-12 yıl canlılığını yitirmeden kalabilir ve konukçusu olan bitki türü tekrar ekildiğinde çimlenerek enfekte eder. Canavar otu türleri Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde ve ülkelerde görülmektedir. Ekonomik önemli canavar otu türleri ve belli başlı konukçuları tablo 1’de verilmiştir.

Tablo 1. Ekonomik Önemli Canavar Otu Türleri (Orobanche spp.) ve Başlıca Konukçuları
* O. minor ve O. foetida Türkiye’de ekonomik önemli değildir.

Canavar Otları İle Mücadele
· Canavar otlarının temiz alanlara bulaşmasını engellemek çok önemlidir. Çünkü bulaştıktan sonra o alandan tamamen arındırmak çok zordur. Bu türler en fazla tarım aletleri ile taşınmaktadır. Bu nedenle enfekteli alanda çalışan alet ve ekipmanın mutlaka temizlenmesi gerekmektedir. Özellikle traktör lastiklerine yapışan toprakla çok sayıda tohum taşınmaktadır. Tohumları çok küçük olduğu için kültür bitkisi tohumları ile karışabilmektedir. Bu nedenle temiz ve sertifikalı tohum kullanmak gerekir. Maalesef yurt dışından gelen ve gramına dünya para verdiğimiz hibrit tohum paketlerinin içinde bile bazen canavar otu tohumları çıkabilmektedir.
· Çok bulaşık tarla ve seralarda bir sefere mahsus derin sürüm (45-50 cm) yapılarak, canavar otu tohumlarının dibe düşmesi sağlanabilir. Hafif bünyeli (kumlu) topraklarda bu yöntem daha başarılı sonuç vermektedir.
· Parazit yabancı otlarla mücadelede en etkili yollardan biri dayanıklı çeşit kullanmaktır. Bakla, mercimek, nohut ve ayçiçeğinde (özellikle yağlık çeşitler) dayanıklı çeşitler mevcuttur. Domateste verimli ve dayanıklı bir çeşit şu ana kadar bulunmamıştır. Sadece Rusya’da yetiştirilen bir çeşit olan “Ora”nın kısmen dayanıklı olduğu rapor edilmiştir.1
· Özellikle seralarda ve küçük alanlarda toprak yüzeyine çıkan sürgünler tohum bağlamadan elle toplanıp, yakılmalıdır. Bu sayede binlerce tohumun toprağa dökülmesi engellenmiş olur.
· Tuzak ya da yakalayıcı bitkiler ekmek, canavar otlarının topraktaki tohum miktarını azaltır. Tuzak bitkiler canavar otunun konukçusu olmadığı halde tohumlarının çimlenmesini teşvik eden türlerdir. Konukçu kültür bitkisi ekilmeden önce bu bitkiler ekilerek, tohumların çimlenmesi sağlanır. Çimlenen tohumlar tuzak bitkiyi enfekte edemediği için kısa bir süre sonra ölür. Yaptığımız çalışmalarda yazlık olarak mısırın (Zea mays) kışlık olarak ise yulafın (Avena sativa) canavar otu tohumlarının çimlenmesini en fazla teşvik ettiği saptanmıştır.2 Keten (Linum usitatissimum) bitkisi de bu amaçla kullanılmaktadır. Yakalayıcı bitkiler ise canavar otunun konukçusudur. Bu bitkiler ekildikten 6-8 hafta sonra sürülerek toprağa karıştırılır. Böylece canavar otu tohum bağlayamadan elimine edilir. Yakalayıcı bitkilerden beklenen sonucun alınabilmesi için oldukça sık ekim yapılması gerekir.
· Canavar otunun konukçusu olmayan kültür bitkilerinin ekim nöbetine alınması, topraktaki tohum rezervinin azaltılmasında kısmen etkilidir. Ancak canavar otu tohumları 10 yıldan fazla toprakta canlı kalmaktadır. Bu nedenle, ekim nöbeti içerisine tuzak bitkilerin alınması mücadele şansını artırır.
· Özellikle seralarda yapılan solarizasyon uygulamaları canavar otu tohumlarının canlılığını yitirmesinde etkili olmaktadır. Ancak sera içerisinde sırta dikim yapılıyorsa sırtların solarizasyondan önce yapılması ve solarizasyondan sonra toprağın karıştırılmaması son derece önemlidir.
. Canavar otlarının biyolojik mücadelesinde bazı böcek (Phytomyza orobanchia) ve fungus türlerinin (Fusarium oxysporum) ümitvar sonuçlar verdiği bildirilmektedir.
· Canavar otlarının ilaçlı mücadelesi ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmış olup, çeşitli herbisitlerin etkinliğinden bahsedilmektedir. Ancak ülkemizde canavar otlarına karşı tütün, ayçiçeği ve kırmızı mercimekte ruhsatlı tek bir ilaç bulunmaktadır. Imazapic etkili maddeli bu formülasyon, tütünde dikimden 20 gün sonra başlayarak 10’ar gün arayla dört defa 50 ml/da dozunda uygulanır. Ayçiçeği 20-25 cm boyda iken (10 yapraklı dönem) ve 30-35 cm boyda iken (14-16 yapraklı dönem) olmak üzere her iki dönemde 37,5 ml/da dozda uygulanır. Kırmızı mercimekte, bitkiler 8-10 cm boya ulaşınca ve bundan 20-22 gün sonra olmak üzere 50 ml/da dozunda iki uygulama yapılır.
· Yukarıda sayılan mücadele yöntemlerinin mümkün olduğunca birlikte (entegre) uygulanması başarı şansını artırır.


Küsküt (Cuscuta spp.)
Verem otu, şeytan saçı, cin saçı, kızıl ot gibi yöresel isimlerle de anılan küsküt, iplik şeklinde sarı-turuncu gövdeleri olan, köksüz ve yapraksız tam parazit bir bitkidir. 200’e yakın türü bulunan küskütlerin konukçu sayıları oldukça fazla olup, genellikle çift çenekli bitkileri tercih ederler. Ülkemizde 15 kadar türü bulunmaktadır. Küskütler tohum ve gövde parçaları ile çoğalırlar. Bir küsküt bitkisi 5000 ila 25000 arasında tohum verebilir ve tohumlar toprakta 15 yıla kadar çimlenmeden canlı kalabilir. Tohumlar çimlenmek için canavar otlarında olduğu gibi bir stimilatöre ihtiyaç duymaz. Uygun koşullarda çimlenen tohum toprak yüzeyine iplik şeklinde bir sürgün çıkartır. Bu sürgün, saat yönünün tersi istikamette dairesel hareketler yaparak tutunacak bir konukçu arar. Eğer bir konukçu bulamaz ise bir süre sonra ölür. Bu süre türden türe ve özellikle tohum iriliğine bağlı olarak 1 ila 4 hafta arasında değişir. Konukçuya tutunduktan sonra emeçleri ile su, besin maddesi ve fotosentez ürünlerini sömürerek konukçusunu zayıf düşürür, ayrıca konukçunun gövde, dal, sürgün, yaprak ve çiçek gibi organlarını boğarak, mekanik olarak gelişmesini sınırlar. Ayrıca bazı küsküt türleri enfekteli bitkilerden sağlıklı bitkilere bitki patojeni virüslerin geçişine vektörlük yapar. Ekonomik önemli küsküt türleri ile başlıca konukçuları tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2. Ekonomik Önemli Küsküt Türleri (Cuscuta spp.) ve Başlıca Konukçuları

Küsküt İle Mücadele
Yonca, şeker pancarı, havuç gibi otsu kültür bitkilerinde sorun olan küsküt türleri ile bağ ve meyve ağaçlarında sorun olan küskütlerin mücadelesi bazı farklılıklar arz etmektedir. Bu nedenle bunları ayrı ayrı incelemek gerekir.

A) Otsu Kültür Bitkilerinde Sorun Olan Küsküt Türleri İle Mücadele

· Sertifikalı veya temiz tohum kullanılmalı, küskütle bulaşık tarlalardan tohum alınmamalıdır. Tohumların küskütör adı verilen bir tür selektörden geçirilmesi, bulaşmanın engellenmesi adına oldukça önemlidir.
· Hayvan gübresi kullanılacaksa, iyi yanmış olmasına özen gösterilmelidir. Zira küsküt tohumları hayvanların sindirim sisteminden zarar görmeden çıkabilmektedir.
· Tarla çevresinde küskütle bulaşık yabancı otlarla mücadele edilmelidir.
· Küsküt bir tarlada ocak adını verdiğimiz birkaç noktada kendini gösterir, eğer müdahale edilmez ise giderek yayılır ve tüm tarlayı kaplayabilir. Bu nedenle küsküt görüldüğü anda üzerindeki konukçu bitkiyle birlikte sökülerek yakılmalı ve sökülen yere sönmemiş kireç dökülmeli ya da kontak etkili bir herbisitle ilaçlanmalıdır. Küskütü elle toplama gibi bir şansımız yoktur. Çünkü geride kalan veya gözden kaçan 1-2 cm’lik küsküt parçası yeniden üreme yeteneğine sahiptir.
· Daha önce küskütün görüldüğü tarlalarda ekimden önce toprak derin (45-50 cm) sürülmelidir.
· Küskütle ilaçlı mücadele imkanları oldukça sınırlıdır. Chlorpropham ve propyzamide etkili maddeli herbisitler kültür bitkisine bağlı olarak farklı dozlarda ruhsatlıdır.

B) Odunsu Kültür Bitkilerinde Sorun Olan Küsküt Türleri İle Mücadele

· Küskütle bulaşık olduğu bilinen bağ ve bahçelerden üretim materyali (çelik, kalem vb.) alınmamalıdır.
· Küskütle bulaşık bağ ve bahçeler takip edilerek, enfekteli dallar budanmalı ve yakılmalıdır.
· Telli terbiye sistemleri kullanılarak, bodur meyve ağaçları ve bağların genç sürgünlerinin yerden yükseltilmesi önemlidir.
· Kültür bitkilerinin altına en az taç genişliğinde malç sermek, topraktan olabilecek bulaşmaları engeller.
· Alevleme yöntemi ile küskütleri kontrol altına almak mümkündür. Ancak bu yöntemde kültür bitkisi de kısmen zarar görebilir, dikkatle uygulanması gerekir.
· Meyve ağaçları ve omcalar uyanmadan, toprağın chlorpropham ve propyzamide etkili maddeli herbisitlerle ilaçlanması etkili olur.

Ökse Otu (Viscum album L.)

Burç, gökçe, çekem gibi isimlerle de anılan ökse otu, meyve ve orman ağaçları ile süs bitkilerinin içinde yer aldığı 200’e yakın odunsu bitki türü üzerinde yarı parazit yaşayan bir yabancı ottur. Ülkemizde özellikle armut, ahlat, erik, kayısı, badem ve nadiren elma ağaçları üzerinde ekonomik kayıplara neden olur. Ayrıca çamgiller, kavak, söğüt, ceviz ve kestane gibi orman ağaçlarında da odun kalitesini düşürür. Ökse otları tohumla çoğalır ve yayılır. Tohumların yayılmasında kuşlar, özellikle ardıç kuşları çok etkilidir. İçerisinde bir ya da iki tohum bulunan beyaz-krem renkli meyvelerin içi yapışkan bir sıvı ile doludur. Tohumların ağaç dallarına yapışmasında bu sıvı oldukça önemlidir. Çimlenen tohumlar ağacın kabuğunu delerek emeçlerini salar ve odun borularına ulaşırlar. Bu şekilde konukçu bitkinin topraktan aldığı suyu ve mineral maddeleri sömürürler. Ökse otlarının yaprakları herdem yeşildir. Bu nedenle ağaçlar yapraklarını döktüklerinde, ökse otları uzaktan küremsi-çalımsı yapılar şeklinde kendini belli eder. Ökse otlarının sebep olduğu verim kayıpları genellikle çok fazla değildir. Ancak bazı meyve çeşitleri oldukça hassas olup, %50’ye varan verim kayıplarının meydana geldiği de rapor edilmiştir.3 Ökse otunun diğer bir özelliği ise içerdiği kimyasal maddeler sayesinde yüksek tansiyon, varis ve kanser tedavisinde kullanılmasıdır. Ancak ökse otunun normalde zehirli bir bitki olduğu ve bu tür kullanımların hekim kontrolünde yapılması gerektiği unutulmamalıdır.

Ökse Otu İle Mücadele

· Dallar üzerindeki ökse otlarını kesmek ya da kırıp almak yeterli değildir. Çünkü dal içindeki emeçlerden yeni sürgünler vermektedir. Bu nedenle enfekteli dallar ökse otunun bulunduğu noktanın 15-20 cm gerisinden kesilerek imha edilmelidir. Kesilen dala aşı macunu sürüldükten sonra üzeri ışık geçirmeyen bir örtüyle sarılmalıdır. Bulaşmanın çok yoğun olduğu ağaçlarda, ağacın tamamını kesmek gerekebilir.
· Kimyasal mücadelesi çok etkili olmamakla birlikte, ağaçlar yaprağını döktükten sonra 2,4-D terkipli ilaçlar ökse otları üzerine püskürtülür. Bu işlem mevcut ökse otlarını öldürmese bile yeni sürgün vermelerini uzun süre geciktirir.

Kaynak: KİTİŞ Y.E. Parazit Yabancı Otlar ve Mücadelesi. Tarım Günlüğü Dergisi, Sayı: 6, 34-42 s.

Makalenin Yazımında Yararlanılan Kaynaklar

1Avdeyev, Y.I., Scherbinin, B.M., Ivanova, L.M. And Avdeyev, A.Y. 2003. Studyıng of Tomato Resıstance to Broomrape And Breeding Varieties For Processing. Acta Hort. (Ishs) 613:283-290

Güncan, A., 2010. Yabancı Ot Mücadelesi. Selçuk Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO Tasarım ve Basım Yayıncılık Atölyesi. 289 s. Konya.


2Kitiş Y.E., Grenz, J., Sauerborn, J., 2011. Canavar Otu (Orobanche spp.) Tohumlarının Çimlenmesi Üzerine Bazı Tahıl Kök Salgılarının Teşvik Edici Özelliğinin Araştırılması. Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi, 28-30 Haziran 2011, Kahramanmaraş, 147.s

Özer, Z., Önen, H., Tursun, N., Uygur, F.N., 1999. Türkiye’nin Bazı Önemli Yabancı Otları (Tanımları ve Kimyasal Savaşımları). Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Yayınları No: 38, 434 s. Tokat.

Parker, C., Riches, C.R., 1993. Parasitic Weeds of The World: Biology and Control. Cab International, Castelfield Pres Limited, 332 pp. İngiltere.

3Preston, A.P., 1977. Effects of Mistletoe (Viscum album) on Young Apple Trees. Horticultural Research, 17, 33-38.

Tepe, I., 1998. Türkiye’de Tarım ve Tarım Dışı Alanlarda Sorun Olan Yabancı Otlar ve Mücadeleleri. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yayınları No: 32, 237 s. Van.

Uluğ, E., Kadıoğlu, İ., Üremiş, İ., 1993. Türkiye’nin Yabancı Otları ve Bazı Özellikleri. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Zir. Müc. Arş. Enst. Müd. Yayınları, No: 78, 513 s. Adana.

7 yorum:

  1. Emeğinize sağlık ,ufkumu açtı.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. sayın hocam bu sarı ot için bir mücadele ilaç ismi verseniz çok iyi olurdu

    YanıtlaSil
  4. Şeker pancarı için KUSKUT .FIST GOLD ONERİYORLAR DOĞRUMU DUR.SEKER pancarı NA ZARAR VERİRMİ

    YanıtlaSil